2024
Last Updated:
07/11/2024 - 20:15
- English
- Türkçe
Shooting down trade: Firm-level effects of embargoes
Ugur Aytun, Julian Hinz and Cem Ozguzel
In November 2015, Turkey's unexpected downing of a Russian military jet in Syria prompted Russia to impose a swift and comprehensive embargo on specific Turkish exports. This study leverages this quasi-natural experiment to estimate both the immediate and longer-term effects of the imposition and subsequent lifting of these sanctions. Utilizing administrative data encompassing all Turkish exporters, we first examine the impact on trade at the firm level, assessing the direct effects of the embargo, the redirection of trade to alternative markets, and the circumvention through other products. Second, we investigate broader repercussions on domestic operations, including firms' sales, procurement, and employment. Our findings show that while the embargo caused immediate and substantial declines in exports of affected products to Russia, firms partially mitigated these losses through trade diversion. Although relative trade patterns normalized post-sanctions, absolute trade values remained subdued. The analysis reveals that affected firms experienced declines in domestic sales and supplier relationships, with temporary disruptions in employment. However, most negative effects dissipated following the embargo's removal, except for some persistent reductions in procurement and supplier links. These results contribute to the understanding of sanctions' broader economic implications and the resilience of firms facing trade disruption.
Devlet-Piyasa Ekseninde Türkiye Ekonomisinin İlk Yüzyılı ve ‘Proaktif Popülizme Giriş’
Emre Özçelik and Mustafa Tuğan
Bu çalışmada, Türkiye ekonomisinin geçmişi devlet-piyasa ekseninde ve Cumhuriyet’in ilk yüzyılını kapsayan uzun bir dönemde incelendikten sonra, 2020’lerin ikinci yarısında geliştirilip 2030’larda uygulanabilecek ve yeni bir ‘siyasal-iktisat tarzı’ olarak da anlaşılabilecek bir proaktif popülizm gündemi önerilmektedir. Böyle bir gündem ülke tarihinin herhangi bir evresinde daha önce benimsenip uygulanmadığı için söz konusu önerinin ana çerçevesi de çalışmada ortaya konmaktadır. Bu çerçevede, uzun dönemli ekonomik büyüme olanaklarının geniş toplum kesimlerinin lehine yeniden düzenlenmesi öngörülmekte, dışa bağımlı gelişme ‘doğal’ değil ‘sorunsal’ bir olgu olarak saptanmakta ve gerek ‘makroekonomik temkin’ gerekse ‘kurumsal gelişme’ meselelerinin önemsenmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Proaktif popülizmin Türkiye için orijinal bir gündem önerisi ve yeni bir siyasal-iktisat tarzı olarak oluşturulmasında üç başat siyasal-iktisadi katkıdan yararlanılmaktadır: (i) Ziya Öniş ve Fikret Şenses’in ‘proaktif devlet-reaktif devlet’ ayrımı, (ii) Korkut Boratav’ın ‘popülizm’ olgusuna sınıfsal bakış açısı ve (iii) Dani Rodrik’in ‘makroekonomik istikrar’, ‘ekonomik küreselleşme’ ve ‘popülizm’ arasındaki ilişkileri ele almaya yönelik yaklaşımı. Popülizmin ‘klasik’ varyantları ile proaktif popülizm arasındaki temel fark, ikincisinin ‘makroekonomik temkin’ ve ‘kurumsal gelişme’ meselelerini göz ardı etmeyerek bunları sistemik ve sınıfsal olgular olarak değerlendirmesidir. Dolayısıyla bu çalışma, karma ekonomi ile neoliberalizmi ‘yarıştırmanın’ ötesine geçmek üzere, 21. Yüzyılda da ‘az gelişmişlik’ sorunlarıyla yüzleşmeyi sürdüren Türkiye’de yakın gelecekte etkinleştirilebilecek bu yeni siyasal-iktisat tarzını tartışmaya açmayı amaçlamaktadır.
Cumhuriyet’in İlk Yüzyılında Türkiye’de Ekonomik Büyüme: Ülke Karşılaştırmalı Bir Çözümleme
Emre Özçelik and Mustafa Tuğan
Bu çalışmada, Türkiye’nin uzun dönemli ekonomik büyüme performansı ‘Maddison Projesi Veri Tabanı’nın (Maddison Project Database) 2020 sürümü kullanılarak ülke karşılaştırmalı ve ‘betimlemeli’ (descriptive) bir çerçevede çözümlenmektedir. Örneklem, 1923-2018 dönemini ve Türkiye dâhil 60 ülkeyi kapsamaktadır. Karşılaştırmalı büyüme performansları, hem ülke ekonomilerinin reel büyüklüğünde, hem de kişi başına düşen reel gelirde gözlemlenen değişimler hesaba katılarak incelenmektedir. Bunun için Büyüme İktisadı’nda yaygın olarak kullanılan matematiksel araç ve yöntemlerden yararlanılmaktadır. Çalışmada yaklaşık yüz yıllık tüm dönemin yanı sıra, iktisadi ölçütlere göre belirlenen 13 alt döneme de odaklanılmaktadır. Ayrıca, örneklemin zaman boyutu 1923-1979 ve 1980-2018 olmak üzere iki uzun evreye bölünerek Türkiye’nin ‘karma ekonomi’ ve ‘neoliberalizm’ rejimleri altındaki ‘göreli’ büyüme performansı da irdelenmektedir. Ülke karşılaştırmalı çerçeve açısından ise, Türkiye’nin büyüme performansı ‘yüksek gelirli’ ve ‘düşük ve orta gelirli’ ülke gruplarıyla birlikte ele alınmaktadır. Bunun yanı sıra Latin Amerika, Doğu Asya ve Doğu Avrupa bölgelerinden seçilmiş bazı ülkeler ile G-7 ülkeleriyle de karşılaştırmalar yapılmaktadır. Temel bulgulara göre, Türkiye’nin uzun dönemli ve ‘göreli’ büyüme performansı fena değildir, ama büyük bir takdiri de gerektirmemektedir. Nitekim, ‘akran’ ülkelerle karşılaştırıldığında tarihsel olarak genellikle daha iyi bir büyüme performansı gösteren Türkiye’nin yakın geçmişte (2000’li ve 2010’lu yıllarda) bu ülkelere karşı ‘pozitif’ göreli eğilimini kaybetmeye başladığı saptanmaktadır. ‘Akran’ ülkelere karşı ‘karma ekonomi’ evrelerinde böyle bir sorun gözlemlenmemişken göreli büyüme performansında düşüş sinyallerinin yakın tarihli ‘neoliberal’ evrelerde ortaya çıkması, son birkaç on yıldır Türkiye ekonomisinin uluslararası iş bölümüne eklemlenme tarzında göz ardı edilmemesi gereken sorunların bulunduğuna işaret ediyor olabilir.
Evolution of Markups in the Manufacturing Industry of Turkiye
Eren Gürer and Pınar Derin-Güre
In this study, we aim to estimate the labor markups along with the evolution of labor and profit shares in the manufacturing industry of Turkiye over 2007-2021 via an administrative firm-level dataset, Entrepreneurship Information System (EIS), covering the universe of firms and containing detailed balance sheet information. We employ the recently popularized technique, the production function approach developed by De Loecker and Warzynski (2012), to estimate markups. Until 2016, there is a general decline in the level of markups. Concurrently, the gross profit rate slightly increases, and labor share in value added remains relatively stable. However, since 2016, which corresponds to the era of high inflation, there has been a notable surge in gross profit rates alongside a significant decrease in the labor share. The primary catalyst for these post-2016 shifts is attributed to firms positioned in the upper percentiles of the markup distribution, which successfully increased their markups and their share in total value-added during this period. As such, it may be fruitful for the competition policy to delve deeper into the root causes of the post-2016 surge in the markups of the high markup firms as well as the changing market composition.